Çocukları Öldüren, Suça Sürükleyen, Sermaye - Çete - Saray İttifakıdır

Çocuk adalet sistemine ilişkin tartışmalar sürüyor.


Bir çocuğun bir başka çocuk tarafından öldürülmesi, toplumda bir infiale yol açarak ceza sisteminin sorgulanmasını beraberinde getirdi. Ne var ki, bu haklı adalet arayışı, toplumsal öfkeyi bahane kılarak çocuk adalet sistemini hedef alan tehlikeli bir kampanyaya dönüştürülüyor. Failin bir çocuk olduğu ve onu suça iten koşullar göz ardı edilirken, bir yetişkin gibi infaz edilmesi arzu ediliyor. 

Yürütülen tartışma, esas odağı saptırarak topluma, “Bir çocuk neden suç işlemeye sürüklenir?” sorusu yerine, “Failin soyu sopu ne?” sorusunu dayatıyor. Failin etnik kimliği üzerinden ırkçılık ve ayrımcılık körüklenerek, suçu doğuran asıl nedenler gizleniyor. 

Yapılan bu saptırmanın perdelediği gerçek, yüz binlerce çocuğun mahkum edildiği karanlık geleceğidir. Okul sıralarını erken yaşta terk edip sanayi sitelerinde, atölyelerde çalışmaya başlayarak sermayenin ucuz işgücü olan çocuklar, geleceğe dair umutlarını yitirmiş durumda. Siyasi iktidarın göz yumduğu uyuşturucu bataklığı ve çeteleşme; genç işsizliğinin rekor düzeye eriştiği ülkede, yoksul semtlerde yaşayan pek çok çocuk için bu umutsuzluğun içinden doğan tek kariyer seçeneği haline geliyor. Çocukların içine itildiği bu karanlık tablonun sonuçları, TÜİK’in rakamlarına açıkça yansıyor. 2010’da 83 bin olan suça sürüklenen çocuk sayısı, bugün iki katını aşarak 179 bine dayandı. 

Yapılan bu tartışmaya en güçlü cevabı yıllar önce Rakel Dink vermişti: “Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz bu memlekette.” Bugün temel sorumluluğumuz, bu karanlığa bir ışık tutmak ve onu yaratan koşulları ortadan kaldırmaktır. Zira bu karanlığı yaratan toplumsal dinamikleri sorgulamayan, yalnızca sonuçlarını yöneten bir ceza sistemi, gerçek adaleti asla sağlayamaz. Çocukların sürüklendiği ekonomik çıkmaza göz yumanların, o çıkmazın doğurduğu suçlar için adalet değil intikam diye bağırması, bu karanlığı yaratanlarla suç ortaklığı yapmaktır.

Emekçi Hareket Partisi olarak tutumumuz açıktır:

Çocuk adalet sisteminin temel direği olan çocuğun üstün yararı ilkesi pazarlık konusu olamaz. Çocukların yargılanmasında intikam değil, onarıcı adalet ve topluma yeniden kazandırma hedefi esas alınmalıdır. Bu evrensel hukuk normundan en ufak bir geri adım kabul edilemez.

İntikam ve öfke üzerine kurulu popülist bir ceza politikasının, hukuk devletini tasfiye etme girişimi olduğunu biliyoruz. Adaleti, muktedirlerin ve onların kışkırttığı kalabalıkların keyfine bırakan tüm yasal düzenleme çabalarının karşısında kararlılıkla duracağız.Bireyleri kimlikleri üzerinden topyekûn suçlu ilan eden ırkçı ve ayrımcı siyasete karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Suçla gerçek mücadele, çocukları suça iten o karanlığı, yani sömürü ve eşitsizlik koşullarını ortadan kaldırmakla mümkündür. Toplumsal adaletsizliklerden ve yoksulluktan beslenen adli suçlardaki tırmanışın önleneceği, kök nedenlerin ortadan kaldırılacağı bir düzenin inşası için mücadelemizi kesintisiz ve kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.

Daha Sonra