Emekçinin coşkusunu, öfkesini ve mücadelesini kuşanıp meydanlara akacağı 1 Mayıs günü yaklaşıyor.
Emekçinin coşkusunu, öfkesini ve mücadelesini kuşanıp meydanlara akacağı 1 Mayıs günü yaklaşıyor.
Asgari ücreti açlık sınırının altına düşürenlerin,
Emekliyi torununa harçlık veremez hale getirenlerin,
Gençliği işsizliğe mahkum edenlerin,
Hastane kapılarında halkımızı inim inim inletenlerin,
Seçme ve seçilme hakkımızı ayaklar altına alıp kayyım atayanların,
Kürt halkının dile getirdiği sorunlara kulağını tıkayanların,
Kadın cinayetlerini seyredenlerin, devri kapanacak.
Artık söz emekçilerin olacak!
1 Mayıs’ta “Milli Gelire Göre Ücret, Demokrasi İçin Erken Seçim!” diyerek meydanlarda olacağız.
Bu siyasi iktidarın artık adil seçimlere girebilecek kadar bile cesareti kalmadı. İmamoğlu’nu tutuklamalarının ve diplomasını iptal etmelerinin nedeni, güçlü olmaları değil, aciz olmalarıydı. Tüm bir toplum ise iradesinin gaspına geçit vermeyeceğini en gür ve kararlı sesiyle ilan etti. Önce Beyazıt’tan Saraçhane’ye yürüyen gençlik, ardından yüzbinlerce insan meydanlara aktı. Bu gidişatın değişmesi gerektiğini haykırdı.
Meydanlara dolanlar, öyle kolay dağılmıyor bu kez.
Hürlüğün havasını bir ağızdan tutturmanın tadını aldılar. Örgütlü hareket etmenin kıymetini bildiler. Saraçhane’de toplanmakla kalmadılar. Üniversitelerde, liselerde, boykotlarda, her yerde yükseldi mücadele.
Emekçiler, gençler, kadınlar, emekliler, işsizler, halklar yürüdü. Şimdi bu yürüyüşü daha da büyütmenin, durmaksızın sürdürmenin zamanı. Bu dönemin yakıcı ihtiyacı, örgütlü bir halkın yürüyüşünü hiç durmadan sürdürmesinin, meydanları boş bırakmamanın yöntemlerini yaratmaktır.
Bize düşen, kampüslerden kent meydanlarına, ülkenin dört bir yanında yükselen demokrasi mücadelesini, her geçen gün daha da küçülen ekmeğimiz için verdiğimiz mücadeleyle buluşturmanın yollarını açmaktır.
1 Mayıs, işte tam da bu buluşmanın en güçlü ve en anlamlı adımı olacak.
Nasıl ki Saraçhane’de irademize sahip çıktık, her fırsatta yeniden meydanlara aktık, şimdi de emekçilerle birlikte, kitlesel ve coşkulu bir 1 Mayıs için Kadıköy Meydanı’nda olacağız.
Mücadeleyi kitlesel ve sürekli kılmak; iktidarın kolluğu, barikatları ve yasaklarıyla bastıramayacağı bir siyasal ufku günbegün inşa etmekle, emekçilerin iktidar perspektifini diri tutan bir siyasal hattı adım adım örmekle mümkündür.
Bu, somut koşulların somut analizini yapan, emekçilerin somut, güncel ve odaklanan siyasetini yapmakla, bir politik program ileri sürmekle mümkündür.
Ve o programı, bir gün değil her gün, emekçilerin iktidarı hedefiyle, emekçilerle buluşturmanın yollarını örgütlemekle mümkündür.
Bugün, örgütlenme zemininin bu denli güçlü, öfkenin ve arayışın bu denli yakıcı olduğu koşullarda görevimiz açıktır:
Emekçileri partisiyle, politik programıyla buluşturmak; daha çok örgütlenmek, mücadeleyi daha da büyütmektir.
Her alanda, durmaksızın ve kararlılıkla sürdüreceğimiz dinamik bir mücadeleyle, bu iktidara dersini verebiliriz. Onları gönderebiliriz. İktidar ehline yani halka devredilmelidir.
Tüm bir yılın mücadelesini, 1 Mayıs günü coşku ve kararlılıkla hep birlikte meydanlara taşıyalım.Ücretlerin milli gelire göre olması için yürüyelim. Seçme ve seçilme hakkımıza yönelik saldırılara karşı, demokrasi için erken seçim diyelim.
Yürüdüğümüz bu yolda, eşit, özgür, refah içinde yaşayacağımız bir dünyayı kurana dek durmayacağız. Eğer biz üretiyorsak, ürettiğini paylaşan da biz olacağız. Eğer üreten biz isek, yöneten de doğrudan biz olacağız.
Yaşasın 1 Mayıs!