CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A AÇIK MEKTUP

Sayın Cumhurbaşkanı, ülkemizde milyonlarca emekçinin geçim koşullarını doğrudan etkileyen asgari ücret zammının belirleneceği kritik bir dönemeçteyiz. Bu süreçte, yaşamını asgari ücretle sürdüren emekçilerin yaklaşımını size aktarmak ve mevcut ekonomik koşullar altında asgari ücretin artırılmasının hayati önemini vurgulamak üzere bu mektubu kaleme alıyorum.


Sayın Erdoğan, asgari ücretle geçinmeye çalışan yurttaşlarımız, sizin "Biz ne emeklimizi ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz" sözlerinizin gerçeğe dönüşmesini bekliyor. Çünkü asgari ücretin enflasyon karşısındaki durumu artık katlanılamaz bir noktaya ulaştı. 2024 yılı itibariyle net asgari ücret 17.002 TL olarak belirlenmişken, Aralık ayında enflasyon nedeniyle bu ücretin alım gücü 9.521 TL'ye düşmüş durumdadır. Eğer asgari ücret artışları enflasyonun gerisinde kalmaya devam ederse, bu kayıplar kalıcı hale gelecektir. Asgari ücretin alım gücünün erimesi, milyonlarca emekçinin açlık ve yoksulluk sınırının çok altında yaşam mücadelesi vermesine yol açmaktadır. 2023 Ocak ayından 2024 sonuna kadar geçen 24 aylık süreçte, asgari ücret yalnızca 4 ay boyunca açlık sınırının üzerinde kalabildi. Bu da asgari ücretin, bırakın refah düzeyini sağlamayı, temel yaşam giderlerini bile karşılamaktan ne kadar uzak olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Sayın Erdoğan, bugüne kadar uygulanan politikalar, asgari ücretlinin yalnızca enflasyona ezilmekle kalmadığını, aynı zamanda büyümeden hak ettiği payı da alamadığını gözler önüne seriyor. Bugün Türkiye, Gayrisafi Yurt İçi Hasılası (GSYH) ve ekonomik büyüklüğü ile dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumundadır. 2025 yılı için 1,8 trilyon dolarlık GSYH hedefiyle büyümeye devam ediyoruz. Ancak bu büyüme her kesime eşit bir şekilde yansımıyor. Asgari ücretin kişi başına düşen GSYH’ye oranı 1974'te %81 iken, bugün bu oran %47'ye gerilemiştir. Türkiye büyürken, büyümenin asıl yaratıcısı olan emekçilerin bu zenginlikten pay alamaması kabul edilemez bir durumdur. Dahası, Avrupa’da asgari ücretle çalışanların oranı %5 gibiyken, Türkiye’de bu oran %50’yi civarındadır. Bu, asgari ücretin büyük bir kesim için ortalama bir ücret haline geldiğini açıkça gösteriyor. Mevcut verilere göre, asgari ücret kişi başına düşen milli gelire uygun şekilde hesaplanmalı ve 50.000 TL olmalıdır.

Sayın Erdoğan, bu gerçekler ışığında, asgari ücretin belirlenmesi sadece ekonomik bir tartışma değil, toplumsal adalet meselesidir. Ekonomide sizin hükümetinizin yarattığı sorunların yükü, emekçilerin üzerine yıkılamaz. Ülke ekonomisi büyürken, bu büyümenin sağlayan emekçilerin, ürettikleri milli gelirden pay almadığı bir durum doğru değil.

Sayın Erdoğan, tüm bu nedenlerle, asgari ücretin 50.000 TL olarak belirlenmesi bir zorunluluktur. Bu rakam, sadece enflasyon karşısında yaşanan kayıpları telafi etmek için değil, emekçinin ekonomik büyümeden hak ettiği payı alabilmesi için gereklidir. Türkiye, yıllık ekonomik büyüme oranlarıyla övünüyorsa, bu büyümenin karşılığını almayı en çok hak edenler, üretimi gerçekleştiren milyonlarca emekçidir. Sizi, asgari ücretin 50.000 TL’ye yükseltilmesi konusunda gerekli adımları atmaya davet ediyorum.

HAKAN ÖZTÜRK
EMEKÇİ HAREKET PARTİSİ GENEL BAŞKANI



Daha Sonra