Sayın Ergün Atalay, Türkiye’de işçi sınıfı giderek ağırlaşan ekonomik koşullarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Kiralar, mutfak masrafları ve temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarındaki yüksek artışlar, mevcut asgari ücreti sizin belirlediğiniz açlık sınırının altına düşürüyor.
Sayın Atalay, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda 2025 yılı asgari ücret zammını belirlenirken, emekçileri temsil etmek üzere masada bulunmak size büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bu kritik süreçte, milyonlarca emekçiye karşı taşıdığınız bu sorumluluğu bir kez daha hatırlatmak ve size seslenmek üzere bu mektubu kaleme alıyorum.
Sayın Atalay, asgari ücret zammına ilişkin yaptığınız “2025’teki asgari ücretin, işçinin ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal şartlarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir düzeyde olması gerekiyor. Bazı çevrelerin dile getirdiği, ortada dolaşan rakamları kabul etmek mümkün değil. O rakamlar toplumu mutlu edecek rakamlar değil” açıklamanızda önemli bir noktaya değindiniz. Emekçilerin hakkı, açlık sınırında yaşamak değil; refah sınırının da üzerine çıkabilmektir. Ne var ki, oturduğunuz masada toplumu mutlu edecek bir asgari ücret rakamını açıkça ifade etmekten kaçındığınızı üzülerek görüyoruz. “Asgari ücrete bir rakam koyarsın, enflasyon devam ettiği müddetçe asgari ücretin ne önemi var” şeklindeki sözleriniz sorunludur. Enflasyon devam ediyor diye asgari ücreti yükseltmeye çalışmanın önemi azalmaz. Eğer enflasyon varsa, işçi sınıfı da ücretini yükseltmenin mücadelesini verecektir doğal olarak. Ucu ucuna geçinmeye çalışan emekçilerin hakkını savunmak, masada emekçileri temsil edenlerin temel görevidir. Sermayenin temsilcilerine “siz bilirsiniz” der gibi bir tutum doğru olmaz.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bir anlaşmaya varılabilmesi için rakam ortaya konup pazarlık yapılamıyor. Asgari ücretin rakamının belirlenmesi, pazarlık yapılamayacak bir son ana bırakılıyor ve oldu bittiye getiriliyor. Ücrette anlaşılamaması durumunda emekçilerin geri çekilmesi ve grevler örgütleyebilmesi hakkı ve imkanı yok. Görüşmeler başladığında emekçiler tarafının ve karşı tarafın rakamı net olarak ortaya konulmuş olmalı. Eğer bu yapılabilirse, asgari ücret düşük tutulmaya kalkışıldığında, buna karşı bir kamuoyu tepkisi oluşturulabilir. O nedenle asgari ücretle ilgili bir rakam söylemiyor oluşun gizemli bir faydası yoktur. Faydalı olan, işçi sınıfının ve kamuoyunun vaktinde oluşturulmuş tepkisidir.
Sayın Atalay, emekçilerin alın terinin karşılığı olan bir asgari ücret, lüks değil temel bir haktır. Türkiye’nin her yıl önemli ölçüde büyüdüğü resmi verilerle ortadadır. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) dikkate alındığında, ülkemiz dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumundadır ve 2025 yılı için GSYH’nin 1,8 trilyon dolara ulaşması hedeflenmektedir. Ancak bu büyümeyi sağlayan milyonlarca işçi, ne yazık ki bu büyümeden payını alamıyor. Açlık ve sefaletle baş başa bırakılıyor. 1974 yılında asgari ücret kişi başına düşen GSYH’nın %81’i kadarıydı. Bugün ise bu oran %47’ye gerilemiş vaziyette. Ülke büyürken, asgari ücretlilerin payının küçülmesi kabul edilemez. Eğer milli gelir artıyorsa, bu artıştan emekçilerin de pay alması gerekiyor. Bunun sağlanabilmesi için asgari ücret, ekonomik büyümeye paralel olarak, kişi başına düşen GSYH’den yola çıkarak hesaplanmalıdır. Hayat pahalılığının geldiği bu noktada, asgari ücret 50.000 TL olmalıdır.
Sayın Atalay, bu rakam bir hayal değil, bugünün ekonomik koşullarında emekçilerin kendilerini ve ailelerini geçindirebilmelerinin için asgari seviyesidir. Emekçiler, bu ülkede yaşanan ekonomik büyümenin ve artan milli gelirin gerçek üreticisi konumuna sahip. Bu nedenle, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde emekçinin hakkını gasp eden değil, hak ettiği payı teslim eden bir müzakerenin tesisi gerekir. Asgari ücretin yükseltilmesi emekçiler için bir rica ya da temenni konusu değil. Emekçiler açlık ve yoksulluk koşullarından kurtulabilmek için asgari ücretin 50.000 TL olmasını sermaye sınıfına ve hükümete şart koşuyor.
Sayın Atalay, süregiden Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarını emekçiler adına yakından takip ettiğimizi vurgulamak isterim. Emekçinin alın terinin karşılığını alabilmesi üzere, oturduğunuz masada sizi “Asgari ücret 50 bin TL olmalıdır” diyerek, bu rakamı açıkça dile getirmeye davet ediyorum. Eğer asgari ücret zammının belirleneceği masada milyonlarca emekçinin karşı karşıya olduğu geçim sıkıntısı görmezden gelinirse, emekçilerin asgari ücret hakkı için mücadelesi meydanlarda devam eder.
HAKAN ÖZTÜRK
EMEKÇİ HAREKET PARTİSİ GENEL BAŞKANI